6 Mayıs 2012 Pazar

BAHAR & HIDIRELLEZ

    6 Mayıs 2012 diğer deyimle 'Hıdırellez'. Bahçeye çıktım, öğle vakti sabah kahvaltımı hafif yağmurda ıslanarak, çam kokusu soluyarak yaptım. 'Rabbim ne güzel nimetler vermiş' hayranlığıyla izledim etrafımı. Kayısı ağaçlarındaki çağlalar, erguvanın lila çiçekleri, rengarenk hercailer, maydanozlar, tomurcuklanmış güller, sarıp sarmalanacak yer arayan çeşit çeşit sarmaşıklar.. Gökyüzü desen bi ayrı güzel. Tam tepemde güneş, gözümü karşıya diktiğimde yoğun koyu bulutlar, sol yanım da ise beyaz bulutlar ve masmavi gökyüzü. Hafiften rüzgar esiyor ohhh mis gibi. Her bitkiden koku zerrelerini güzel bir karışım yaparak getiriyor burnuma. Ve dolduruyorum hamd ederek ciğerlerimi.











     Toprak ne güzel şey arkadaş! Üstad tam anlamıyla ifade etmiş yıllar önce 'Benim sadık yarim, kara topraktır' diyerek. Her cümlesi ayrı bi anlamlı hemen onuda araya sıkıştıralım.
 

Güneş yeniden bulutlarla mücadeleye başladı belki birazdan yine rahmet gelir.
Ha ne diyordum? Bugün hıdırellez. Hızır a.s ile İlyas a.s'ın buluştuğu gün olarak bilinir. Baharın, sıcakların habercidir de aslında.  Çocukken dar bir sokakta oturuyorduk. Evler dipdibe, kimileri birleşik. Komşuluk vardı, teknoloji az, sosyal yaşam çoktu o zamanlar. Bilgisayar çok az evde bulunurdu. Ne güzeldi aslında o günler. Köydeki bahçesine gidip ayçiçeklerinden elde ettiği çekirdekleri leğene doldurup önümüze koyan komşuluk. Tüm kadınlar ve çocuklar kaldırıma ve yola yayılıp dudaklarımız, dilimiz kabarana kadar çitlemeler.. Genç kızlarla, biz çocukların ip sekmeleri, yedi kiremit, yakar top (aslı yakan topmuş sonradan öğrendim)  oynamalar. Kimi yaşayamadım çocukluğumu der. Çok şükür ben doyasıya yaşadım o günün şartlarında. Ne güzel bi çocukluk dönemiydi benim için. 
  Ve bugün hıdırellez. Bahçede oturuyorum tek başıma. Etrafta bi komşu yok. Hepsi yazlık, hobi evi güya. Hani nerdesiniz millet? Galiba herkes ekmek peşinde koşmaya, dünya telaşına gömülmeye tam gaz devam ediyor. Sonumuz hayrola dostlar.
Her geçen gün yaşam daha zorlaşıyor sanki. Çünkü her geçen gün insanların dünyaya daha çok gömüldüğünü düşünüyorum. Canavar gibi gözümde büyüyor bazen dünya. Kapılanın vay haline. Sonra gel kendine gelebilirsen. Nereye gidiyor bu hayat? Saygı-sevginin yok olduğu, samimiyetten eser kalmayan, herşeyin giyim-kuşam, yeme-içme, eğlenme olduğu bu hayat nereye gidiyor? Ben bu düşüncelerle cebelleşe durayım tepemdeki ağaçlarda kuşlar birbirine bıcırbıcır öterken (birbirlerini yerken) silkelediler beni sağolsunlar :) Bu daldan dala seken yazımı bitireyim en iyisi.  
  Herkese mutlu pazarlar, mutlu baharlar, mutlu ve de hayırlı bi gelecek diliyorum. Güzel bi parçayla noktayı koyuyorum. Herkese kocaman sevgileeer.

  Dip Not: Fotoğrafla telefonla olduğu için ancak bu kadar kusura bakmayın :)
 

6 yorum:

  1. bu ne güzel bir paylaşım olmuş samimi duygular gerçek duygular okumak çok hoşuma gitti::))
    keşke beraber olsaydık o bahçede favorim ya semaver yakar çay içerdik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim ablacan :) estiler işte yine :)
      Keşke be mavişim bi kısır, bi çay ohh çocuklarda toprakta oynardı sonra acıkırlar bi güzel yemek yerlerdi.. Kısmet..

      Sil
  2. ben geliyim de yapalım o dediklerinizi:))

    YanıtlaSil
  3. Canım her çiçeği, her ağacı gördüğümde Allahım diyorum ne güzellikler vermişsin bizlere. Her ilkbaharda doğanın o canlanışı beni mest ediyor.

    Çok keyifle okudum yazdıklarını, keşke o bahçede beraber olabilseydik Favorim ya :)

    YanıtlaSil
  4. Merhabalar
    Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen bu siteyi izle kısmını tıkladım. Artık izleyicinizim:))
    Sizide benim bloguma beklerim.
    komirra.blogspot.com

    YanıtlaSil